30 Eylül 2008 Salı

Blue Jean

TÜRKÇE ROCK TARİHİNİN EN İYİ 50 ŞARKISI

Blue Jean bu ay, yani Ekim sayısında kalabalık bir jüriyle Türkçe Rock tarihinin en iyi 50 şarkısını seçti. Beni de jüri içine dahil ettiler ve böylelikle 50 şarkılık liste önerimle birlikte 5 şarkılık kişisel listeme yer verdiler.

Kişisel listemde yer alan şarkıları ve haklarında neler karaladığımı burada belirtmeyeceğim, merak edenler zaten Blue Jean edinip göz atacaklardır. Sadece çok eskilere uzanmaktansa, tercihimi yakın dönemden yana kullandığımı söyleyebilirim.

Bu arada oldukça doyurucu bir içerikle selamlıyor bu ay Blue Jean okuyucularını. Yani almakta fayda var.

Jüride yer alan isimlere gelecek olursak şu şekilde sıralanıyor:
Tolga Akyıldız
Şafak Ongan
Güven Erkin Erkal
Naim Dilmener
Kutlu Özmakinacı
Melis Danişmend
Eren Erdem
Deniz Durukan
Çağlan Tekil
Doğu Yücel
Afşin Akın

Evet; Barış Manço’dan Duman’a, Yavuz Çetin’den Pentagram’a tüm zamanların en iyi 50 Türkçe rock parçası 13 sayfalık kapsamlı bu dosyada toplanıyor... Edinmek gerek, ne de olsa içinde ben varım. :) Tamam tamam, şakaydı...

www.bluejean.com.tr/

23 Eylül 2008 Salı

The Ting Tings

KUZEYLİ KASABA KIZI vs. ŞEHİRLİ BEYEFENDİ

Son günlerdeki yoğun anlarıma fon olan, hatta bana enerji katan The Ting Tings için birkaç dakikamı ayırıp, bir şeyler karalamamak olmazdı. UNIQ’in Ekim ayında çıkacak “tatilden dönüş” sayısında Aycan Çevik imzasıyla leziz bir The Ting Tings yazısı okuyabilirsiniz zaten ama dedim ya karalamadan edemedim. Benimki bir nev-i “coming soon” edası. Hatta boşboğazlık…

Indie akımının elektronik popla etkileşiminin en civcivli işlerinden birisi TTT. Sabah ofise girip, son ses açtığınızda keyfinize gözle görülür bir katkısı oluyor bu ikilinin. Spice Girls tandanslı bir grup olan TKO’dan gelme solist ve gitarist Katie White, davulcusu, gitaristi, geri vokalisti Jules de Martino ile çoook uzun süredir listelerin tozunu dumana katıyor. Hakları da zaten, sözüm yok.

‘Shut Up and Let Me Go’ (bu güzide eserin kalbimde yeri çok ayrı), ideal bir açılış şarkısı olan ‘Great DJ’, ideal bir kapanış şarkısı olmasa da öyleymiş gibi yapan ‘We Started Nothing’, ‘We Walk’ ve elbette ‘That’s Not My Name’, albüm içerisinde beni cezbeden TTT eserleri oldular.

Artık alışanlar alışmıştır, blog sayfamda kısa kesmeyi seviyorum. The Ting Tings de ortalamanın üstünde umut vaat eden bir grup. İlk dinleyişte, bağrımıza basıp sevdiğimiz CSS benzeri bir tad bıraksa da damağımızda, müzikal çeşitlilik konusunda boş geçmiyor TTT. Britanya çıkışlı olmalarının sebep olduğu etki nedeniyle indie sosuna bulanmaları kaçınılmazdı zaten. Alternatif pop başlığını da biraz açacak olursak; disko, elektronik, new wave gibi türler bitiveriyor karşımızda. Anlayacağınız hepsi bir arada... Çok uzattım, birileri bana demeden, ben söylüyorum: Shut up and let me go!

www.thetingtings.com
www.myspace.com/thetingtings

8 Eylül 2008 Pazartesi

Çilekeş


KATİL UŞAK! HAYIR, HAYIR! KATİL DANS!

Kabul ediyorum, bazen gecikmeli takip ediyorum bazı şeyleri. 7/24 çalışmaya meraklı bir adamın bazı şeyleri kaçırması, zamanında yakalayamaması şaşırtıcı olmasa gerek. Aslında ‘Akrep’ şarkılarını ilk duyduğumda kıyısından yakalamıştım Çilekeş’in ortaya ne denli iyi bir iş çıkardığını ama gel gör ki “Katil Dans” baştan aşağı, adamakıllı dinlenmesi nasip olmayan bir albüm olarak yerini almıştı rafımda. Bakmaktan keyif aldığım CD koleksiyonumu düzenlemeye karar verdiğim bir Pazar günü, CD çalarıma Çilekeş – “Katil Dans” koydum ve işe de koyuldum. Ve o gün defalarca, arka arkaya dinlendi 9 şarkılık kulak-pası-siler...

Albümün hazırlık döneminde stüdyolarını ziyaret edip bu albümde yer alan şarkıların demo versiyonlarını dinlediğimde müziklerindeki deneysel tavır için, umarım ülkemiz dinleyici kitlesi tarafından çok keskin bir değişiklik olarak algılanmaz diye içimden geçirmiş, endişemi onlarla da paylaşmıştım. Çilekeş, stüdyo döneminde ham hallerini dinlediğim şarkıları, beni şaşırtmayarak çok güzel işlemişti. Dakikalardır albümü anlatmak için kurduğum afili cümleleri tekrar tekrar siliyorum ve bu arada albümü tekrar tekrar dinliyorum. Lafı uzatmaya da gerek yok sanki, “adam gibi müzik” var işte bu albümde. Yeniliğe açık, ne yaptığını bilen, derdini anlatmaktan aciz olmayan, sade görünen ama süsü kendinde saklı bir müzik...

Bir zamanlar yazılarımın hayat bulduğu Yüxexes (Once Upon Time In Yüxexes) dergisi tarafından 2005 yılında “En İyi Albüm” seçilen “Y.O.K.” için o kadar şey söylendi durdu ki, herhalde albümün kendisi isyan etmiştir. “Y.O.K.” gibi bir albümünün kıymetinin ne kadar anlaşıldığı tartışma konusu olabilecekken “Katil Dans” gibi bir albümün kıymetinin anlaşılacağını düşünmek çok iyimser bir tavır olacaktır sanırım. O yüzden düşünmüyorum, elbette her kulak-pası-siler’in bir kıymet-bilen’i bulunur.


www.cilekes.com.tr
www.myspace.com/cilekesofficial